Kaçan Akya Yeni Türkiye Rekoru Olacaktı :
Sulu Adada yemlik Zargana avı yaptıktan sonra hemen Akya avı için Akya Oltasının hazırlığına başladık. Ada civarında akıntı çok fazlaydı. Sular dere gibi akıyor desem yanlış olmaz. Akya Oltalarını hazırlarken adanın boğaz kısmına doğru sürüklendik. Oltalar hazır olduğunda uygun pozisyonu alıp oltaları sırayla bırakmaya başladım. İlk oltayı bırakıp Ali Bağcı’ya uzattığımda kaloma şiddetle boşalmaya başlamıştı. Ali bana büyük bir şaşkınlıkla bakıyordu. “Akya geldi” dedim. Sonra ipi bana uzatmasını istedim. İpi elime aldığımda, ucundaki gücün büyük ihtişamını hissetmemeye imkan yoktu. Hemen boğaz kısmından Adrasan yönüne doğru balığı uzaklaştırmaya başladık. Biz çekerken Akya kalomayı sık aralıklarla boşaltıyordu. Boşalma şiddetinden balığın büyüklüğü çok açık belli oluyordu.
Akya’nın şoktan çıkması neredeyse 3 – 5 dakika kadar sürdü. Bunu fırsat bilerek adadan bayağı uzaklaştırdık. Ama Akya zemine yakın olma konusunda çok ısrarcıydı. Akya’nın oltaya takılmasının üzerinden yarım saat geçmesine rağmen, kalomadan aldığı 50 m civarı ip misinayı toparlamayı başaramamıştık. Akya toplamda bizden 120 -130 m uzaktan geliyordu. Ancak yarım saat olduğunda 100 m civarına kadar topladık.
Oltadaki Akya Nereye Giderse Biz Oraya
Akya oltaya takıldığından bu yana 50 dakika geçmesine rağmen 70 m civarına kadar ancak toplamıştık. 50 dakikalık mücadele boyunca teknenin en yavaş hızında balığı Adrasan yönüne doğru sürüklemeye devam ediyorduk. Ama akıntı ve balığın çekme gücü karşısında bu sürükleme Kelleci Burnuna doğru yatay bir seyir izliyordu. Geçen vakit ve balığı sürüklediğimiz 50 dakikaya rağmen balık gücünden hiç bir şey kaybetmemişti. Mücadeleye önce Ali başlamıştı. Sonra Ömer devam etti. Sonra Uzun bir süre Ali devam etti.
50 dakika olduğunda, biraz yükseltmek umuduyla ben aldım. Ben biraz uğraşarak balığı zeminden 15 m kadar yükselttim. Ama banamısın demedi. Kısa fasılalarla basarak tekrar zemine yöneldiği esnada, 6 – 7 defa basmadan sonra takım boşaldı. “İp koptu” dedim. Takımı çektiğimizde balığın takıldığı 4.0 üçlü kalın kancanın bağlı olduğu ip, bağ yerinin 3 – 4 cm yukarısından kopmuştu.
İpteki sünmeye bakılırsa, sanki balığın damağına geçen kancanın ipi tutucu dişlere sürtünerek yıpranmış ve sonunda dayanamayarak kopmuştu. Çünkü kopma esnasında kafa vuruşu olmadı. O an tek düşündüğüm “keşke 0,80 mm ipi misinayı iki kat yapsaydım” oldu. Ama balığın yakalanması nasıl kısmetse, balığın kaçması da o kadar kısmetti. Dişlere sürünmesi durumunda iki kat ipinde kopmayacağının garantisi yoktu. Belki balığın büyük olduğunu bildiğimiz için daha az baskı uygulayarak, daha uzun bekleme süresine razı olup yorulmasını beklemek daha doğru olabilirdi. Her büyük balık avı insana yeni şeyler öğretiyor. Öğrenme süreci hiç bitmiyor. Öğrendikçe, ne kadar cahil olduğumuzu fark ediyoruz.
Büyük Balık Avı Videosu: https://youtu.be/xs5SnINERKw
